DOLAR 32,4502 0.18%
EURO 34,6420 0.12%
ALTIN 2.382,340,10
BITCOIN 1840688-9,44%
İstanbul
13°

HAFİF YAĞMUR

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

  • ENSONHABER
  • EXPRESS
  • ENSONHABER
  • EXPRESS
  • ENSONHABER
  • EXPRESS
  • ENSONHABER
Nevruz Türk Bayramı Değildir – Türklük Kurultayı, Nevruz ve Ergenekon – Prof. Dr. Mehmet Talat Tekin – 19 Nisan 1993
  • ENSONHABER EXPRESS
  • Eğitim
  • Nevruz Türk Bayramı Değildir – Türklük Kurultayı, Nevruz ve Ergenekon – Prof. Dr. Mehmet Talat Tekin – 19 Nisan 1993

Nevruz Türk Bayramı Değildir – Türklük Kurultayı, Nevruz ve Ergenekon – Prof. Dr. Mehmet Talat Tekin – 19 Nisan 1993

Nevruz, Nevroz veya Newroz... Nasıl yazılırsa yazılsın Türkçe olmayan bir kelimedir Nevruz. Peki Nevruz bir Türk bayramı mıdır? Nevruz bayramı Türkler'e mi ait? Yoksa kelimenin de işaret ettiği üzere İran kültürüne ait bir bayram mı? Türkler neden Nevruz'u kutluyor? Hayatını Türkoloji çalışmalarına adamış olan Prof. Dr. Talat Tekin'in yazısı bu sorulara ve daha fazlasına cevap verecek mahiyette kapsayıcı ve değerli bir yazı. Aşağıdaki metnin tümü Prof. Dr. Talat Tekin'e aittir.

ABONE OL
20 Mart 2024 19:28
Nevruz Türk Bayramı Değildir – Türklük Kurultayı, Nevruz ve Ergenekon – Prof. Dr. Mehmet Talat Tekin – 19 Nisan 1993
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Türklük Kurultayı, Nevruz ve Ergenekon

Nevruz ‘un hangi halkın ya da halkların bayramı olduğunu bir türlü öğrenemedik gitti. Bize ait olmayan başka bazı şeyler gibi Nevruz’u da kendimize mal etmek için elimizden geleni ardımıza bırakmıyoruz. Bu konuda akademik unvan sahibi bazi kimselere her yıl yazılar, hatta koca koca kitaplar yazdırtır, yayımlatırız ve Nevruz’un ulusal bahar bayramımız olduğunu kanıtlamak için bin dereden su getiririz.

Bu yıl bu konuda daha da ileri gidildi. Antalya’da MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş’in girişimi ile başlayan ve hemen bir MHP gösterisine dönüşen “Türk Devletleri ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”nın açılışı özellikle Nevruz’a yani 21 Mart tarihine rastlatıldı ve bu kurultayda Nevruz böylece resmi ağızlar tarafından ilk kez bir “Türk bayramı” olarak ilan edildi.

Oysa Nevruz, adı üstünde, bir İran ya da İranlı bayramıdır. Çünkü bir kez Nevruz Türk bayramı olsaydı adı da Türkçe olurdu.

Oysa Nevruz, Türkçe değil, Farsça’dır. Bilindiği gibi, nev Farsça’da “yeni”, ruz da “gün” anlamındadır. Nevruz böylece “yeni gün”, “yılbaşının ilk günü” demek olur.

İkinci olarak, Nevruz bütün dünya literatüründe İran kökenli bir yılbaşı ya da bahar bayramı olarak gösterilir.

İstanbul Üniversitesi’nde oluşturulan ve A. Adıvar, R. Arat, A. Ateş, İ. Kafesoğlu ve T. Yazıcı’dan oluşan akademik bir kurulca “Leyden tab”ı esas tutularak telif, tadil, ikmal ve tercüme suretiyle yayımlanan İslam Ansiklopedisi de Nevruz‘u şöyle tanımlar:

Navruz (Farsça) yılbaşı günü, aslında “yeni gün”; Arapça eserlerde çok defa nayruz şeklinde rastlanır. İran şemsî senesinin birinci günü olup Müslümanların kamerî yılında gösterilmiş değildir. Ahemeniler zamanında resmi sene güneş Koç burcu mıntakasına (itidal-i rebiî) girdiği zaman, nevruz ile başlamakta idi; fakat halk arasında daha yaygın ve daha eski bir adete göre, güneşin yaz inkılabı navruz sayılmış olmalıdır.

Kaynak: İslam Ansiklopedisi, 9. Cilt, s. 233.
nevruz iran

Atatürk Diktatör müydü?

Yazıyı oku

Ahemeni’ler, bilindiği gibi, İran’da ilk imparatorluğu kuran hükümdar sülalesidir. Ahemeniler İmparatorlugu M.Ö. 559’dan 330 tarihine kadar 200 küsur yıl sürmüştür. Buna göre İran kökenli Nevruz (yılbaşı) bayramının İsa’dan önce 6. yüzyıI ortalarına kadar giden 2550 yıllık bir geçmişi var demektir. Nevruz bayramı ya da kutlamaları daha sonra bir yandan Azerbaycan, Anadolu, lrak, Suriye ve Mısır’a öte yandan da Orta Asya ülkelerine kadar yayılmıştır. Bu nedenle, Nevruz’un İran’dan başka Azerbaycan’da, Anadolu’da ve Orta Asya Türk ülkelerinde de kutlanıyor olması onun Türk icadı ya da bize özgü bir bahar bayramı olduğunu kanıtlamaz.

Yine Antalya’da toplanan birinci “Türklük Kurultayı”na ilişkin gazete haberlerinden öğrendiğimize göre kurultayda Türklerin “Ergenekon girişi”ni ve ”Nevruz ateşiyle örste demir dövme” geleneğini anlatan bir sinevizyon gösterisi de yapılmış. Dahası, Cumhurbaşkanı sayın Özal’ın, Başbakan sayın Demirel’in, Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı sayın İnönü’nün de aralarında bulunduğu devlet büyüklerinin “Türk Nevruzu” dedikleri “Ergenekon bayramı”nı salonun ortasına konulan örs üzerinde demir döverek kutladıklarını da televizyonda izledik.

Nevruz’un aslında kimin ya da kimlerin bayramı olduğunu yukarıda anlatmaya çalıştık. Şimdi de isterseniz biraz “Ergenekon”dan söz edelim.

Ergenekon adını Türkçe’ye, Türk edebiyatına ilk kez sokan kişi galiba Ziya Gökalp olmuştur. 2. Meşrutiyet döneminin bu ateşli pantürkist şair-düşünürü Türklerin kökeni ile ilgili olduğu ileri sürülen bu eski yeniden türeyiş söylencesini, bilindiği gibi, şu dizelerle dile getirmişti:

Ergenekon yurdun adı

Börte Çine kurdun adı…

Kaynak: Ziya Gökalp, Ergenekon.

Hemen belirtelim ki 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi Türk aydınlarının araştırıp inceleme gereği duymadan kabul ediverdikleri bu söylence, büyük bir olasılıkla Türklere değil de Moğollara aittir. Çünkü, bir kez bu söylencenin en önemli iki öğesini gösteren sözcükler, Ergenekon ile Börte Çine deyimleri, Türkçe olmayıp Moğolcadır. Ergenekon, daha doğrusu Ergene Kun yer adı Moğolca’da “dik yar, sarp uçurum, sarp dağ kıyısı” anlamına gelir. Börte Çine (doğrusu börte çino ya da börte çinua ) de “ala kurt, alacalı kurt, boz kurt” demektir.

İkinci olarak, Ergene Kun söylencesinin ilk ve en önemli kaynağı ünlü İranlı tarihçi Reşidüddin’in (1248-1318) Cami’-üt-tevarih adlı eseridir. Reşidüddin’e göre, Ergene Kun söylencesi Türklere değil, Moğollara aittir. Bu söylence Ebulgazi Bahadur Han’ın Şecere­-i Türk adlı eserinde de Moğol türeyiş söylencesi olarak yer alır: “Tatarlar, aşağı yukarı 2000 yıI kadar önce Moğollara karşı savaşmışlar ve Qiyan ve Nüküzz adlı iki Moğol dışında bütün Moğolları öldürmüşlerdi. Düşman kılıcından kurtulan bu iki kişi eşleri ile birlikte etrafı dağlar ve ormanlarla çevrili bir ovada saklanmışlardı.

Ol yerge Ergene Kun at koydılar.

Ergeneninğ ma’nası tağninğ kemeri temek bolur.

Kunninğ ma’nası tez ve ötkür temek bolur.

Tağninğ kıri erdi..

Kaynak: Gerhard Doerfer, Turkische und Mongolische Elemente im Neupersischen, I, Wiesbaden, 1963, s. 127.

Tarihçilerimiz İlhanlılar dönemi İran’ında yaşayan Reşidüddin’in aslında Göktürklere ait olan bu türeyiş söylencesini “tam anlamı ile Moğollaştırmış. Moğollara mal etmiş” olduğu görüşündedirler. (Örneğin, Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1989, s.60’a bakınız.) 

Bu görüşe katılmak zordur. Çünkü bir kez bu görüş yalnızca bir varsayıma dayanmaktadır.

İkinci olarak, Reşidüddin’in bu yapıtı Türk ve Moğol tarihi için en çok güvenilir kaynaklardan biridir.

Üçüncü olarak, Cami’-üt-tevarih‘te Oğuzlara, Uygurlara ve başka Türk boylarına ait söylenceler de vardır. Ergene Kun söylencesini Moğollara mal ettiği ileri sürülen Reşidüddin acaba öbür Türk destan ve söylencelerini niçin Moğollara mal etmemiştir?

Son olarak, 1240 tarihinde tamamlanan ve Reşidüddin’in Moğolların tarihi için kaynak olarak kullandığı sanılan Manghol-un niuça tobça’an (Moğolların Gizli Tarihi) adlı eserde de Ergene Kun söylencesine atıflar vardır:

Tatar halkı eskiden beri bizim cedlerimizi ve babalarımızı öldürerek bize düşman olmuş, düşman kesilmiştir.

Kaynak: Moğolların Gizli Tarihi (çev. Dr. Ahmet Temir), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1948, s.63.

Cedlerimizi ve babalarımızı öldürmüş olan Tatar halkını yenip…

Kaynak: Moğolların Gizli Tarihi (çev. Dr. Ahmet Temir), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1948, s.145.
nevruz - talat tekin

Bizim öteden beri başka ulusların kurduğu uygarlıkları, onlara ait ünlü kişileri kendimize mal etme huyumuz ya da hastalığımız vardır. Bu hastalığımız daha çok ulusçuluk ülküsünün alabildiğine şahlandığı dönemlerde nükseder. Benim kuşağımdan olanlar anımsarlar, 1930’lu yıllarda, hatta daha sonraki tarihlerde ilkokul ve orta okul ders kitaplarında Hititlerden “Eti Türkleri“, Sümerlerden de “Sümer Türkleri” diye söz edilirdi. Yine o yıllarda, hatta daha sonraları yayımlanan Türk Büyükleri adlı kitapların hemen hepsinde Moğol hükümdarı Çinggis Han da yer alırdı, hem de adı Cengiz biçiminde değiştirilmiş ya da sözümona Türkçeleştirilmiş olarak!

İran’ın ya da İranlılar’ın 2500 yıllık malı olan Nevruz bayramını al, sonra bunu büyük bir olasılıkla Moğollara ait Ergene Kun söylencesi ile birleştirip “Türk Nevruzu” diye örs üzerinde demir döverek kutlamalara giriş… 1500 yıllık Türk tarihinde kutlanacak yeter sayıda bayram ya da anılacak yeter sayıda olay yok mudur ki bu gibi yersiz ve gereksiz “mal etmeler”e kalkışıyoruz? Ve ele güne karşı gülünç durumIara düşüyoruz?

Yazan: Prof. Dr. Mehmet Talat Tekin – 19 Nisan 1993

Prof. Dr. Mehmet Talat Tekin Kimdir? Nerelidir?

Yazıyı okumak için üstüne tıklayınız.

[Bu yazının kısaltılmış hali daha önce 19.04.1993 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Tam halinin yayımı için: Türkoloji Eleştirileri, Ankara 1997: 92-96.]

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP