DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34222630,85%
İstanbul
12°

ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

  • ENSONHABER
  • EXPRESS
  • ENSONHABER
  • EXPRESS
  • ENSONHABER
  • EXPRESS
  • ENSONHABER
Kürt Sorunu’nun tarihi gelişimi: 1. Dünya Savaşı’ndan günümüze

Kürt Sorunu’nun tarihi gelişimi: 1. Dünya Savaşı’ndan günümüze

Kürt Sorunu'nun tarihi gelişimi... Birinci Dünya Savaşı'ndan günümüze Kürt Sorunu hangi evrelerden geçti? Neler yaşandı? Bu süreçte Kürt Sorunu ile ilgili öne çıkan gelişmeler nelerdir? Kürt Sorunu günümüzde ne durumda?

ABONE OL
21 Mart 2024 20:29
Kürt Sorunu’nun tarihi gelişimi: 1. Dünya Savaşı’ndan günümüze
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan milyonlarca Kürt ile ilgili siyasi, kültürel ve sosyal sorunlar genel olarak Kürt Sorunu adıyla dile getirilmektedir.

Bunlara ek olarak PKK‘nın Kürt haklarını gerekçe göstererek yurt içinde terör eylemleri yürütmesi nedeniyle Kürt Sorunu’nun güvenlik yönü de bulunmaktadır.

Tüm bu yönleriyle Kürt Sorunu ülkemizde 100 yıldan uzun süredir devam eden bir sorundur.

Kürt Sorunu nasıl gelişti?

  • I. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı’daki düzenli ordu zaferlerinin aksine Doğu’da, Güney Cephesi’nde millet kendi kendine örgütlenerek Fransızlar’a ve Ermeniler’e karşı savaştı ve işgalcileri vatan toprağından söküp attı. Bugünkü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni kapsayan Güney Cephesi’ndeki zaferler büyük oranda burada yaşayan yerli halka aittir.
  • Lozan Barış Antlaşması’ndan önce Kürtler’e yeni kurulacak olan düzende kurucu ve asli unsur olarak kabul edilecekleri yönünde vaatler verildi. Yeni düzende Kürtler’in ve Türkler’in eşit olacağı vurgulandı. 1921 Anayasası da bu tür eşitlikçi ve demokratik talepler gözetilerek yazıldı.
  • 1923’te Türk heyetine destek vermeleri için Lozan Barış görüşmelerine iki Kürt milletvekili de gönderildi. Atatürk‘ün talimatıyla Lozan Konferansı’na giden bu iki Kürt milletvekili (Prinçzade Fevzi Bey ve Zülfüzade Zülfü) Lozan Konferansı’nın azınlıklar bölümüne alınarak “Biz Kürtler, Türklerle kardeşiz, ayrılmak istemiyoruz, aramızda bir fark yoktur” dediler ve Konferans salonunu terkederek Ankara’ya geri gönderildiler.
  • Lozan Barış Antlaşması imzalandı. (24 temmuz 1923)
  • Cumhuriyet ilan edildi. (29 ekim 1923)
  • 1924’te Kuva-yı Milliye ruhunun öngördüğü ve birlik ve beraberliği, demokrasiyi, çok sesliliği esas alan 1921 anayasası yok sayılarak 1924 anayasası oluşturuldu. 1921 Anayasası’nda vilayetler için özerklik öngörülüyordu. Ancak bu özerklik ırka dayalı değildi. Neticede herhangi bir etnisiteye bağlı kalmaksızın illerin kendi yerel yönetimlerine (yerel demokrasi) izin verileceği taahhüd edilmişti.
  • 1924 Anayasası’nın kabulü ile 1921 Anayasası’nda öngörülen demokratik özerklikten vazgeçildi. Zira artık Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştı ve artık Kürtler’in desteğine pek de ihtiyaç kalmamıştı. Özet olarak, Kürtler’in kandırıldığı ortaya çıktı. (Bu dönemde alınan bu tür kararlar 1921 Anayasası’nın aksine demokratik yollarla değil, emr-i vakilerle alınmıştır. Bu konuda Kazım Karabekir Paşa’nın hatıralarına ve kitaplarına bakılabilir.)

Atatürk diktatör müydü? 1926’da tutuklanan Kazım Karabekir Atatürk hakkında ne düşünüyordu?

Yazıyı oku
kürt sorunu
  • Zaman geçtikçe özerklik bir yana, Türkçülük’ü esas alan ulusçu ve çoğu zaman faşizme varan bir yönetim şekli benimsendi.
  • Tek parti rejiminin Kürtler’e karşı başlattığı red ve inkar siyaseti sonucunda Şeyh Said vb gibi Kürt isyanları çıktı.
  • Türkler dışındaki milletler için asimilasyon politikası başladı. Bunun sonucunda çoğu azınlık asimile oldu, Kürtler asimile olmadıkları gibi haklarından da vazgeçmedi.
  • 1970-80’lerin Türkiyesi’nde terörü hak arayışı aracı olarak gören örgütler ve topluluklar ortaya çıktı. Bu dönemde Abdullah Öcalan liderliğindeki bazı solcu Kürtçüler de Kürtler’e hak talebinde bulunmak maksadıyla terörü araç olarak kullanmaya başladı. Böylece Kürt Sorunu Türkiye Cumhuriyeti için bir güvenlik sorununa dönüştü.
  • PKK’nın kurucusu olan Abdullah Öcalan gençlik yıllarında Ülkü Ocakları’na üyeydi. Yine Öcalan’ın gençliğinde askeri liseye girip Türk askeri olmak istediği ancak askeri lise sınavını kazanamadığı bilinmektedir. Öcalan’ın kayınpederinin MİT Müşteşarı olması gibi diğer detaylar da Abdullah Öcalan ile derin devlet arasında bir bağ olup olmadığı yönünde spekülasyonlara yol açmıştır.
  • Türkiye’de 1990’lı yıllardaki hükümetler PKK‘nın terör faaliyetlerine karşı yine terörle cevap verme yoluna gitti. Kürt köyleri yakılıp yıkıldı. Fail-i meçhul cinayetlerle Doğu ve Güneydoğu’da devlet eliyle terör estirildi.
  • Hükümetlerin teröre terörle karşılık vermesi, PKK’yı bitirmediği gibi Kürt vatandaşlar arasında devlet otoritesinin tümüyle sorgulanmasına ve PKK’ya katılımların artmasına neden oldu.
  • 2000’li yılların başına gelindiğinde Türkiye’de Kürt Sorunu denilince akla PKK gelir olmuştu. Böylece, Kürtler’in haklı talepleri PKK terörü gerekçesiyle kriminalize edilmiş oldu.
  • 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesiyle teröre terörle cevap verilmesi politikasından vazgeçildi. Kürt köylerine, ilçelerine, şehirlerine yatırımın önü açılmaya başlandı.
  • AK Parti döneminde Kürt ve Kürtçe fobisi yıkılmaya başlandı. Kürtler’in Türkiye Cumhuriyeti’nin asli unsuru olduğu gerçeği hatırlanmaya başlandı. Bu süreçte PKK ile mücadele devam etti.
  • 2010 yılına gelindiğinde AK Parti, Kürt Sorunu’nu çözmeye yönelik somut adımlar atmaya başladı. çeşitli Kürt gruplarıyla, Kürtler’in önde gelenleriyle bu minvalde görüşmeler yapıldı.
  • AKP, tarihi bir hata yaparak Kürt Sorunu’nun çözümünü PKK ile müzakere konusu haline getirdi.
  • AKP, PKK’nın yurt içinde silahlanmasına ve güçlenmesine göz yumdu.
  • 2015’e gelindiğinde AKP, AKP-FETÖ kavgası yüzünden kan kaybetmeye başlamıştı.
  • Bu dönemde HDP liderliğindeki Kürt hareketi, AKP-FETÖ kavgasında ortaya çıkan skandallar nedeniyle AKP’ye karşı tavır almaya başladı.
  • 2015 Haziran seçimlerinde; HDP, barajı geçerken AKP ilk defa hükümeti kuramayacak bir oy oranıyla karşı karşıya kaldı.
  • AKP, Kürt Sorunu’nun çözümüne yönelik adım atmasına rağmen, HDP’den destek alamayacağını görünce Çözüm Süreci’ni rafa kaldırdı ve eskiden olduğu gibi güvenlikçi politikalara geri döndü.
  • HDP’nin bu tarihi hatası AKP-MHP şer ittifakının filizlenmesine neden oldu.
  • Türkiye’de, 2015 Haziran Seçimleri’nden sonra hükümet krizi yaşandı. Muhalefet partilerinden MHP, AKP’ye can suyu vermeye niyetli olduğunu açıkça ortaya koydu. (Siyasi fingirdeşme başladı.)
  • 2015 Haziran seçimlerinden sonra hükümet kurulamayınca kısa süreli bir geçiş hükümeti kuruldu ve 1 Kasım 2015’te seçim yapılmasına karar verildi.
  • Türkiye, 2015 Haziran’dan 1 Kasım 2015’e kadar olan süreçte kaos ve şiddete esir oldu.
  • Ortaya çıkan kaos nedeniyle millet canından bezdi. Toplumda ‘AKP iktidarda olmazsa ülke kaosa sürüklenir’ algısı hakim oldu. Bunun sonucunda AKP seçimi ezici çoğunlukla kazandı.
  • 1 Kasım 2015’te %49.50 oyla seçilen Başbakan Ahmet Davutoğlu tek adam rejimine giden süreci hızlandırmadığı ve Başbakan olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koltuğunu tehdit edecek düzeyde güçlendiği için parti içi bir darbeyle istifa etmek zorunda bırakıldı. (Saray Darbesi)
  • Davutoğlu’nun yerine 24 Mayıs 2016 tarihinde Binali Yıldırım 65. Hükümeti kurdu ve yeni başbakan oldu.
  • Başkanlık sistemi ve rejim değişikliği için süreç hızlandırıldı.
  • 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ darbe girişimi yaşandı.
  • 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan edildi.
  • FETÖ’nün darbe girişimi sonucunda AKP-MHP yakınlaşması daha da hızlandı.
  • HDP eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş ve önde gelen diğer bazı HDP‘li siyasetçiler 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderildi.
  • OHAL devam ederken 16 Nisan 2017’de yapılan bir referandumla Başkanlık sistemine geçiş yapıldı ve rejim değiştirildi. Bu seçimde AKP ve MHP bloğu %51,41 oy alırken muhalefet bloğu %48.59 oy aldı. Bu seçim OHAL ortamında yapıldığı için eleştirelerin odağı oldu. (Bu referandum OHAL olmadan ve eşit şartlarda yapılsaydı muhalefetin çoğunluğu elde etmesi kesindi.)
  • Başkanlık sistemine geçildikten sonra AKP-MHP koalisyonu başladı.
  • MHP’nin de etkisiyle Kürt ve Kürtçe karşıtı bir politika izlendi. AKP-MHP koalisyonu bu baskıcı politikasına hâlâ devam ediyor.
  • Devam eden süreçte HDP’nin kapatılması istemiyle dava açıldı. HDP’nin kapatılması ihtimaline karşı Kürt hareketi 2023 genel seçimlerine Yeşil Sol Parti şemsiyesi altında girdi. Seçimden sonra ise DEM Parti kuruldu.

HEP’ten HDP’ye Kürt partileri: 1990’dan günümüze kadar kapatılan Kürt partileri

Yazıyı oku

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP