Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hiçbir ekonomik bilgi ve birikime dayanmaksızın sırf ideolojik saiklerle faiz indiriminde diretmesi nedeniyle Türk lirası tarihi dip noktayı gördü. Bugün itibariyle sadece 1 Amerikan doları 18 liradan fazla bir değere tekabül ediyor.
Türk lirasındaki hızlı çöküş durmaksızın devam ediyor. Dolar-TL paritesi geçen haftayı 16 liranın üzerinde kapamıştı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Aralık 2021 tarihinde katıldığı bir programda dolar ve kur üzerine yaptığı açıklamaların yanı sıra TÜSİAD’a karşı kaba, orantısız ve sert bir üslupla sataşması sonrasında dolar-TL paritesi haftanın ilk gününe sert bir yükselişle başlayarak 17 liranın üzerine çıktı. Bir süre 17.50 lira seviyelerinde tutunan dolar-TL paritesi yükselişine devam ederek 18 lirayı aştı.
Geçtiğimiz hafta sonu yaptığı açıklamalarda TÜSİAD’ı hedefe koyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu ifadelerle TÜSİAD’a karşı ağır bir üslup kullanmıştı: “Fiyat artışlarının insanlarımızın günlük hayatları üzerinde açtığı sıkıntıyı elbette biliyoruz. Ama vesayete, terör örgütlerine, darbecilere nasıl direndiysek bunlara karşı da direneceğiz. Ey TÜSİAD ve yavruları sizlere sesleniyorum. Siz tek göreviniz var yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunu konuda ne yapıyorsunuz? Kalkıp hükümete saldırmanın farklı versiyonlarını aramayın. Bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibiliyetinizi de iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka, bizim ki bambaşka. Bu millet bu fırsatı size vermeyecek. Dün millet olarak kendi canımız pahasına istikbalimizi korumuştuk, bugün de aynısını yapacağız.“
“Ey TÜSİAD!” Erdoğan’dan doları 20 lira yapacak konuşma
Haberi oku
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hiçbir bilimsel temeli olmayan “faiz enflasyonun sebebi değil, sonucudur” tezinden vazgeçip politika faizlerinin indirilmesi yönündeki anlamsız inadından vazgeçmedikçe Türk lirasının dolar ve diğer para birimleri karşısındaki değer kaybı devam edecek.
Dünyada yüksek enflasyon ile mücadele eden ülkelerin tümünde politika faizi yükseltilirken Türkiye’de Erdoğan’ın “nas” adı altında Merkez Bankası’nı faiz indirimine zorlaması yüzünden Eylül 2021’den beri Merkez Bankası politika faizi düşürülüyor.
Nihayetinde, Erdoğan’ın anlamsız inadı yüzünden faizlerin indirilmesi sonucunda TL’nin değer kaybına uğraması nedeniyle zaten yüksek olan enflasyon daha da yükseliyor. Vatandaşın alım gücünün günden güne zayıfladığı bu ekonomik buhran ortamında AKP ve Erdoğan halkı bilinçli olarak yoksullaştırmakla suçlanıyor.
Erdoğan’ın faiz inadı niye? Erdoğan’ın psikolojik bir rahatsızlığı mı var?
Haberi oku
Erdoğan faiz indirimi ısrarını “nas” yani “İslamî” gerekçelere dayandırıyor. Oysa bir yandan Merkez Bankası politika faizi düşürülürken öbür yandan hazinenin borçlanma faizi sürekli artıyor.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan katıldığı bir televizyon programında iktidarın bu konudaki çelişkisine dikkat çekerek şöyle demişti: “Hazinenin borçlanma faizini tam 7 puan arttırdınız. Hazine’nin borçlanma faizi eylül ayında yüzde 17’ydi. Şu anda yüzde 24’e dayandı. Kur ve enflasyon artınca Hazine daha pahalı borçlanır. Bunun çaresi yok. Haydi, talimatla Hazine’nin faizlerini düşürsün, görelim. Talimat Merkez Bankası’na işliyor da, nas Merkez Bankası faizleriyle ilgili de, Hazine faizleriyle ilgili nas yok muymuş? Mesele faizi düşürmekse, bizim zamanında yaptığımız gibi topyekûn düşüreceksiniz. Hem Merkez Bankası faizi hem Hazine faizi hem piyasa faizi, hepsi tek haneye düştü.“
Son gelişmelerden sonra hazinenin borçlanma faizi de yükselerek yüzde 24 seviyesini de aştı.
Erdoğan liderliğinde Cumhur İttifakı’nın tüm bilimsel verilerin tersine sürekli olarak faiz indiriminde ısrarcı olması bazı çevrelerde “amaç kaos ortamı mı yaratmak?” sorusuna neden oluyor.
Yapılan son anketlerde, Cumhur İttifakı’nın iki partisi AKP ve MHP’nin 2023 genel seçimlerinde istedikleri oyu elde edemeyip çoğunluğu muhalefete kaptırdıkları sonucu çıkıyor.
Bu nedenle, AKP’nin ve MHP’nin olağan bir seçim ortamından kurtulup ülkeyi olağanüstü bir ortamda seçime götürmek isteyecekleri yönünde iddialar var.
Cumhur İttifakı’nın ekonomik istikrarsızlık ve memnuniyetsizlik nedeniyle halkı isyan noktasına getirmesi de AKP ve MHP’nin ihtiyaç duyduğu OHAL ortamına gerekçe gösterilebilir. Zira mevcut ekonomik buhranın daha da derinleşmesi sonucunda ekonomik kriz altında ezilen vatandaşlar sokağa dökülüp AKP ve MHP’yi protesto edebilir.
AKP ve MHP yandaş medya vasıtasıyla, vatandaşın en doğal hakkı olan protesto ve gösteri yürüyüşlerini terör eylemi adı altında kriminalize ediyor. AKP ve MHP bu tür olası demokratik eylemleri de gerekçe göstererek OHAL ilan etme yoluna gidebilir.
Özgür Demirtaş iktidarın ekonomi politikasına ateş püskürdü: Asgari ücret 10 bin de olsa…
Haberi oku